İş Kazası Olmadığının Tespiti İsteminde Zorunlu Dava Arkadaşlığı

yargitay-logo-EBA1F5590D-seeklogo.com.gifT.C YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
2016/578 E. 2016/7922 K.
Karar Tarihi: 10.05.2016

ÖZET: İş kazası olmadığının tespitine ilişkin olarak açılan davada, Mahkemece verilen karar sigortalının hak alanını da ilgilendirdiği ve davalı kurum ile aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğu halde, sigortalıya yöntemince husumet yöneltilmeden karar verilmesi isabetsizdir. Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.(6100 S. K. m. 59, 321)

Dava ve Karar: Dava, iş kazası olmadığının tespiti istemine ilişkindir.

Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Hükmün ve temyiz talebinin reddine ilişkin ek kararın, davalı Kurum tarafından temyiz edilmesi üzerine, ek karara ilişkin temyiz isteğinin de süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

1- 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nın 321.maddesinin 2.fıkrasına göre; kararın tefhimi için hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklanamadığı ve bu nedenle zorunlu olarak hüküm özetinin tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılması gerekir. Bu hüküm doğrultusunda, hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte tefhim edilmediği hallerde gerekçeli kararın taraflara tebliği zorunludur (Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’nın (İkinci Bölüm) 20.03.2014 gün ve 2012/1034 Başvuru sayılı kararı da aynı yöndedir).

Mahkemece, taraflara tefhim edilen kısa kararda (hüküm özeti) hükmün tüm unsurları yer almakla birlikte kararın gerekçesinin tefhim edilememesi halinde temyiz süresi gerekçeli kararın tebliğinden itibaren başlar. Ancak, hüküm tüm unsurları ve gerekçesi ile birlikte tefhim edilmiş ise artık hükmün HMK’nın 321/2 maddesine göre usulüne uygun ve eksiksiz bir biçimde tefhim edildiği kabul edilir ve temyiz süresi tefhim tarihinden itibaren başlar.

Bu açıklamalar ışığında; 5521 sayılı Kanun‘un 8.maddesinde yer alan ve temyiz süresinin başlangıcına esas alınan tefhim kavramının “hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklandığı hal“ olarak kabulü gerektiğinden; Mahkemece, hükmün gerekçesi ile ferilerinin açıklanmadığı kısa karar tefhim sayılmayacağından ve davalıya gerekçeli karar tebliği yapılmadığı gözetildiğinde, 27.10.2014 tarihli temyiz itirazı 8 günlük yasal sürede olduğundan, temyiz süresinin geçtiğinden bahisle verilen ek kararın BOZULMASINA;

2- İşin esasına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

Dava, iş kazası olmadığının tespiti istemine ilişkin olup, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

6100 sayılı HMK’nın 59. maddesinde; “(1) Maddi hukuka göre, bir hakkın birden fazla kimse tarafından birlikte kullanılması veya birden fazla kimseye karşı birlikte ileri sürülmesi ve tamamı hakkında tek hüküm verilmesi gereken hallerde, mecburi dava arkadaşlığı vardır.” 60. maddesinde ise; “(1) Mecburi dava arkadaşları, ancak birlikte dava açabilir veya aleyhlerine de birlikte dava açılabilir. Bu tür dava arkadaşlığında, dava arkadaşları birlikte hareket etmek zorundadır. Ancak, duruşmaya gelmiş olan dava arkadaşlarının yapmış oldukları usul işlemleri, usulüne uygun olarak davet edildiği halde duruşmaya gelmemiş olan dava arkadaşları bakımından da hüküm ifade eder. ” düzenlemesi öngörülmüştür.

İş kazası olmadığının tespitine ilişkin olarak açılan davada, Mahkemece verilen karar sigortalının hak alanını da ilgilendirdiği ve davalı kurum ile aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğu halde, sigortalıya yöntemince husumet yöneltilmeden karar verilmesi isabetsizdir.

Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

Sonuç: Temyiz edilen hükmün sair yönleri incelenmeksizin yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 10.05.2016 gününde oybirliği ile, karar verildi.