Anayasa Mahkemesi, alacakların değer kaybına yönelik başvuruları ele alırken bunları mülkiyet hakkı bağlamında incelemektedir. Ancak bu değerlendirme yapılmadan önce Mahkeme, öncelikle somut olayda mülkün mevcut olup olmadığını tespit etmektedir. Başka bir ifadeyle, mülkiyet hakkının olayla ilişkili olarak uygulanabilir olup olmadığı araştırılmaktadır.
Mülkiyet hakkının ilgili duruma uygulanabileceği sonucuna varıldığında, bir sonraki adım olarak bu hakka yönelik herhangi bir müdahale gerçekleşip gerçekleşmediği değerlendirilmektedir. Eğer müdahale söz konusuysa, bu müdahalenin mülkiyet hakkını ihlal edip etmediği incelenir. Bu aşamada, müdahalenin hangi türde olduğu ve mülkiyet hakkı açısından hangi anayasal kurala aykırılık teşkil ettiği belirlenir. Müdahalenin türünün tespit edilmesinin ardından, sıra müdahalenin hukuka uygun olup olmadığının sınanmasına gelir.
Bu değerlendirme süreci, belirli kriterlere dayanmaktadır: Öncelikle, müdahalenin yasal bir dayanağa sahip olup olmadığı gözden geçirilir. İkinci olarak, müdahalenin meşru bir amacı bulunup bulunmadığı sorgulanır. Son olarak, müdahalenin ölçülü bir şekilde gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği analiz edilir.
Eğer müdahalenin bu kriterlere uygun olmadığı tespit edilirse, Anayasa Mahkemesi müdahalenin mülkiyet hakkının özüne zarar verip vermediğini değerlendirir. Sonuç olarak, hak ihlalinin giderilmesi için ne tür bir çözüm yolu izlenmesi gerektiğine karar verilir. Böylece, Mahkeme hem hakkın korunmasını hem de yapılan müdahalelerin hukuki çerçevede kalmasını sağlamayı amaçlamaktadır.