Aşktan dava kılan kişi hiç anmaya hırs ve heva
Aşk evine girenlere gayrı ne meyl ve ne vefa
İzzet ve erkân kamusu bunlardır dünya sevgisi
Benim cevabım sen eyit aşka izzetimdir paha
Dili ile aşk diyenler bilmezler aşk neydiğini
Aşktan haber eytmesin kim dünya izzetin seve
Her kim izzetten geçmedi âşıklık bühtandır ona
Geçemez dost döşeğine at ve katır yahut deve
Yunus’a âşık deyiben zinhar özenip gelmegil
Çok bezirgan pişman olur varacağız uzun yola.
Şiir, aşkı yüce bir dava olarak ele alıyor ve aşkın ne olduğuna dair derin bir tasavvufi yaklaşım sergiliyor. Şimdi şiiri bölümlere ayırıp açıklayalım:
1. Aşktan dava kılan kişi hiç anmaya hırs ve heva
Aşkı bir dava, yani yaşamın amacı olarak gören kişi, hırstan (dünyevi arzulardan) ve hevadan (nefsin isteklerinden) uzak durmalıdır. Bu, tasavvufta aşkın nefsin arzularından bağımsız ve saf bir duygu olduğunu vurgular.
2. Aşk evine girenlere gayrı ne meyl ve ne vefa
Aşkın manevi evine giren kişiler için başka hiçbir şey, yani dünyaya ait arzular veya başka sadakatler önemli olmamalıdır. Yani, aşk yolunda olan kişi tüm bağlılıklarını aşkın kendisine yönlendirmelidir.
3. İzzet ve erkan kamusu bunlardır dünya sevgisi
Burada “izzet” (onur) ve “erkan” (saygınlık) dünya sevgisinin unsurları olarak ele alınmış. Şair, aşkın bu dünyevi değerlerden çok daha üstün olduğunu ifade ediyor.
4. Benim cevabım sen eyit aşka izzetimdir paha
Şair, aşkı onur ve değer olarak tanımlıyor ve ona paha biçilemeyeceğini söylüyor.
5. Dili ile aşk diyenler bilmezler aşk neydiğini
Aşkı yalnızca dil ile ifade eden, ancak derinlemesine yaşamayan kişiler, aşkın hakikatini anlayamazlar. Tasavvufta sıkça geçen bir eleştiri olan “söylemde kalma” durumu burada işlenmiş.
6. Aşktan haber eytmesin kim dünya izzetin seve
Dünyevi onuru ve şerefi seven bir kişi, gerçek aşktan habersizdir. Bu, dünyevi değerler ile aşk arasında bir çatışma olduğunu vurgular.
7. Her kim izzetten geçmedi âşıklık bühtandır ona
Onurunu ve egosunu terk etmeyen kişi, gerçek bir âşık olamaz. Bu kişi, aşk iddiasında bulunursa bu bir “bühtan” (iftira) olur.
8. Geçemez dost döşeğine at ve katır yahut deve
Burada mecazi bir anlatımla, dünyevi yüklerini (deve, katır gibi taşıyıcı hayvanlar üzerinden) bırakamayan kişinin, aşk dostunun huzuruna geçemeyeceği ifade ediliyor.
9. Yunus’a âşık deyiben zinhar özenip gelmegil
Şair, Yunus Emre gibi gerçek âşıklara özense bile kişinin sadece özenti ile bu yola girmemesi gerektiğini söylüyor. Aşk yolu, taklit edilemez; samimi bir içsel yolculuk gerektirir.
10. Çok bezirgan pişman olur varacağız uzun yola
Aşk yoluna çıkan birçok dünyevi arzularla dolu “bezirgan” (tüccar), bu yolun zorluklarından dolayı pişman olur. Bu, aşk yolunun maddi kazançlarla ilgisi olmadığını ve uzun, sabır gerektiren bir yol olduğunu vurgular.
Şiir, tasavvufi aşk anlayışını yüceltiyor. Aşkın dünyevi hırslardan arınmış, saf ve manevi bir yolculuk olduğunu ifade ediyor. Dünyevi değerlere saplanan kişilerin bu yola uygun olmadığını ve aşkın ancak samimiyet ve fedakarlıkla yaşanabileceğini vurguluyor.