Medeni Hukuk eğitimi almış avukatların çoğu bölümlere ayırma konusunda ustadır ve bu onların en değerli pratik becerilerinden biridir. Ancak, ikinci veya yabancı dil olarak İngilizce ile küresel düzeyde hukuk uyguladığımızda bölümlere ayırmanın bir dezavantajı vardır.
İngilizce konuşulan dünyanın dışında Medeni Hukuk eğitimi almış bir avukatsanız, bütünü oluşturan parçalara derinlemesine dalma beceriniz, çok gerçek ve pratik anlamda, tam da yabancı müvekkillerin uzmanlığınızı aramasının nedenidir.
Müvekkilinizin daha geniş bir küresel menfaati vardır. Bu menfaati saptayıp bölümlere ayırarak yerel hukuka ‘tercüme etme’ yeteneğiniz, müvekkilinizin bu menfaati sizin yetki alanınızda keşfedebilmesine olanak tanır. Aslında, bu yetenekleriniz nedeniyle size ödeme yapılır.
Bunu sade bir dille ifade edelim. Eğer bir şirket avukatıysanız, bu, müvekkilinizin ülkenizde bu menfaati keşfedebilmesi için geniş bir ticari menfaati kendi yetki alanınızın kurallarına çevirmek anlamına gelebilir.
Bu örnekte mantık, ihtiyacınız olan “İngilizcenin” şirketler hukuku olduğunu belirtir.
Yani, şirketler hukuku dilini öğrendikten sonra her şey hazır olmalı, değil mi?
Yanlış. ❌
Deneyimleriniz size aksini öğretti.
İletişim, hakim olduğunuz dili kullanırken bozulmaz.
O kompartımanın dışında kalan ayrıntılara girdiğinizde bozulur.
Müşteri “X’i yapmak istiyorum.” dediğinde ve siz de onlara “Üzgünüm ama bunu burada yapamazsınız ve işte nedeni…” demek zorunda kalırsınız.
“İşte nedeni” sizi dilsel konfor alanınızın dışına iter.
“İşte nedeni” başka kompartımanlara uzanmak anlamına gelir: usul hukuku, idare hukuku, tüketici hukuku, sözleşme hukuku… adını siz koyun… ve “İngilizcenizin” parçalanmaya başladığını hissettiğiniz yer burasıdır.
Tanıdık geldi mi? 🤔
Son iki hafta boyunca, Fransa’dan Brezilya’ya, Medeni Hukuk dünyasının dört bir yanından kurslarımla ve bire bir derslerimle ilgilenen hukuk İngilizcesi öğrencileriyle tanıştım.
Hepsinin ortak noktası neydi biliyor musunuz?
Hepsi tam da bu durumdaydı VE bu durum özgüvenlerini yerle bir etmişti.
Peki, sınır ötesinde çalışan yasal bir İngilizce öğrencisiyseniz ne yapabilirsiniz?
❌ Hukuk alanına göre bölümlere ayırmayın.
Bunun yerine, sizin için yararlılığına göre bölümlere ayırın. Kendinize sorun: Hukukun diğer hangi alanları benim için düzenli olarak devreye giriyor?
❌ Bilgi eksikliklerinizden korkmayın.
Bunun yerine, onları öğrenme fırsatlarına dönüştürün. Kendinize sorun: Hangi özel dili kaçırıyorum? Nerede ve nasıl öğrenebilirim?
❌ İnsanların “İngilizceniz” yüzünden sizi aşağılamasına izin vermeyin.
Bunun yerine, kendinize bir kişinin sizin hakkınızda eleştirdiği şeyin sizin hakkınızda olduğundan daha fazla şey söylediğini hatırlatın.
Endişelenmeniz gereken tek şey, açık ve etkili bir şekilde iletişim kurabilmeniz için becerilerinizi geliştirmektir. 💪✍️
Paula Klammer