1. Kıta:
Beni hor görme gardeşim Sen altınsın ben tunç muyum Aynı vardan var olmuşuz Sen gümüşsün ben sac mıyım
Bu kıtada Aşık Veysel, insanları maddi değerler üzerinden yargılamanın anlamsızlığına dikkat çekiyor. “Altın” ve “tunç” gibi madenler, insanlar arasındaki maddi farkları simgeliyor. Ancak şair, hepimizin aynı kaynaktan yaratıldığını ve bu nedenle kimsenin kimseden üstün olmadığını belirtiyor. “Gümüş” ve “sac” karşılaştırması da bu düşünceyi pekiştiriyor; dışarıdan değerli görülen şeylerin aslında insanın özüne göre bir kıymeti olmadığını ima ediyor. Maddi farklılıklar insanın gerçek değerini belirlemez, çünkü özde herkes eşittir.
2. Kıta:
Ne var ise sende bende Aynı varlık her bedende Yarınmezar’a girende Sen toksun da ben ac mıyım
Bu kıtada, insanın varoluşsal eşitliği üzerinde duruluyor. Hepimizin bedeni ve ruhu aynı varlıktan meydana gelmiştir. Ölümle birlikte, maddi ayrımların yok olduğunu hatırlatıyor. “Sen toksun da ben ac mıyım” ifadesi, ölüm karşısında hepimizin aynı konumda olduğunu, kimsenin diğerinden üstün olmadığını anlatır. Mezar, bu dünyadaki tüm maddi farklılıkları ortadan kaldıran büyük eşitleyici olarak gösteriliyor.
3. Kıta:
Kimi molla kimi derviş Allah bize neler vermiş Kimi arı çiçek dermiş Sen balsın da ben cec miyim
Bu kıtada Aşık Veysel, insanların farklı rollerde olabileceğini ama herkesin Allah’ın verdiği nimetlerle yaşamını sürdürdüğünü ifade ediyor. Cec kelimesi burada “balı alınmış petek” anlamında kullanılıyor, yani bal gibi tatlı ve değerli bir şeyin özü alınmış hali. Şair, “Sen balsın da ben cec miyim” diyerek, herkesin kendi içinde değerli olduğunu, kimsenin diğerinden daha aşağı ya da değersiz olmadığını belirtiyor. Arı ve bal metaforlarıyla, her insanın kendine özgü bir değeri ve rolü olduğunu vurguluyor.
4. Kıta:
Topraktandır cümle beden Nefsini öldür ölmeden Böyle emretmiş yaradan Sen kalemsin ben uc muyum
Bu bölümde, insan bedeninin topraktan geldiği ve yine toprağa döneceği hatırlatılıyor. İnsanlar arasındaki farklılıklar geçici, çünkü hepimiz topraktan yaratıldık. Aşık Veysel burada, nefsi öldürmenin, yani bencillik ve kibirden uzak durmanın önemini vurguluyor. Yaradan’ın bu şekilde emrettiğini belirterek, tevazunun değerini ortaya koyuyor. “Sen kalemsin ben uc muyum” ifadesiyle, insanlar arasındaki farklı rollerin aslında birbirini tamamladığını ima ediyor. Kalem ve uç birbirine bağımlıdır; biri diğerini tamamlar, tıpkı insanların birbirini tamamladığı gibi.
5. Kıta:
Tabiat’a Veysel âşık Topraktan olduk gardaşık Aynı yolcuyuz yoldaşık Sen yolcusun ben bac mıyım
Bu son kıtada, Aşık Veysel’in doğaya ve toprakla olan bağını açıkça görebiliyoruz. Hepimizin topraktan geldiği ve aynı yolun yolcusu olduğu vurgulanıyor. Bac kelimesi burada kardeş veya yoldaş anlamında kullanılıyor. “Sen yolcusun ben bac mıyım” ifadesiyle, herkesin aynı yolda yürüdüğünü, dolayısıyla kimsenin diğerinden daha üstün olmadığını anlatıyor. Kardeşlik, yoldaşlık ve dayanışma temaları bu kıtada ön plana çıkıyor.
Sonuç:
Aşık Veysel’in “Beni Hor Görme Gardaşım” şiiri, insanları maddi ve sosyal farklar üzerinden değerlendirmemek gerektiğini, hepimizin özde eşit olduğunu vurgulayan bir eserdir. Farklı rollerimiz, zenginliklerimiz ya da sosyal statülerimiz olsa da, ölümle birlikte tüm bu farklar ortadan kalkar. Şiirde geçen “cec” ve “bac” kelimeleri de bu eşitlik ve kardeşlik temasını güçlendirir. “Cec” balı alınmış petek anlamına gelir ve değersizleşmiş bir varlığı simgelerken, “bac” kardeş ya da yoldaş anlamında kullanılır. Aşık Veysel, bu metaforları kullanarak insanları eşitliğe, tevazua ve kardeşliğe davet eder.