Vergi hukukunda zamanaşımı, vergi idaresinin belirli bir süre içinde vergiyi tarh, tebliğ ve tahsil etme yetkisinin sona ermesini ifade eder. Bu süreler, mükelleflerin hukuki güvenliğini sağlamak ve idarenin işlemlerini belirli bir sürede disiplin içinde yürütmesini temin etmek amacıyla düzenlenmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 114. maddesine göre, vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğrar. Bu durum, vergi idaresinin beş yıl içinde vergiyi tarh ve tebliğ etme yetkisinin sona erdiği anlamına gelir.
Danıştay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 03/04/1987 tarih ve E:1986/3, K:1987/1 sayılı kararında, tahakkuk zamanaşımının geçmesiyle tahsili olanaksız hale gelen bir vergi borcunun, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 58. maddesinde belirtilen “böyle bir borcu olmadığı” itirazı kapsamında değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Dolayısıyla, ödeme emrinin tebliği aşamasında, tahakkuk zamanaşımının yargı mercilerince re’sen incelenebileceği ve zamanaşımının varlığı halinde ödeme emrinin iptal edilebileceği öngörülmüştür.
İlgili olayda, vergi idaresi, asıl borçlu şirket adına düzenlediği vergi ihbarnamelerini, 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre, şirket müdürünün ikametgâh adresinde muhtar imzası alınarak kapıya yapıştırmak suretiyle tebliğ etmiştir. Ancak, vergi ihbarnamelerinin tebliğinde, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 93 ve devamı maddelerinin uygulanması gerekmektedir. Bu usule aykırılık nedeniyle, vergi alacağı, doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından itibaren beş yıl içinde usulüne uygun şekilde tebliğ edilmediği için zamanaşımına uğramıştır. Dolayısıyla, zamanaşımına uğrayan ve asıl borçlu şirketten tahsil edilemeyen bu borcun, şirket ortağından tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emri hukuka aykırı bulunmuştur.
İlgili Yargı Kararları:
1. Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu’nun E:2019/882, K:2020/1233 sayılı kararı: Bu kararda, vergi ihbarnamelerinin tebliğ usulüne aykırılık nedeniyle zamanaşımına uğrayan vergi borçlarının, asıl borçludan tahsil edilemeyeceği ve bu borcun şirket ortağından tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin hukuka aykırı olduğu belirtilmiştir.
2. Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu’nun E:2021/595, K:2021/1120 sayılı kararı: Bu kararda, önceki karara yapılan karar düzeltme talebi reddedilmiş ve önceki kararın hukuka uygun olduğu teyit edilmiştir.
Bu kararlar, vergi hukukunda zamanaşımı ve tebliğ usullerinin önemini bir kez daha ortaya koymaktadır. Vergi idaresinin, vergilendirme süreçlerinde usul ve yasaya uygun hareket etmesi, mükelleflerin ise haklarını korumak adına zamanaşımı ve tebliğ süreçlerini dikkatle takip etmeleri gerekmektedir.