Örgütün niteliği hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde belirlenmesinden sonra, sanıkların hukuki durumunun takdir ve tayin edilmesi gerekirken, eksik araştırmayla hüküm kurulması hakkında Yargıtay Kararı

YARGITAY

16.Ceza Dairesi
Esas: 2020/5422
Karar: 2021/4029
Karar Tarihi: 08.06.2021

SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜNE ÜYE OLMA SUÇU – ÖRGÜTÜN NİTELİĞİ HİÇBİR DURAKSAMAYA YER VERMEYECEK BİÇİMDE BELİRLENMESİNDEN SONRA SANIKLARIN HUKUKİ DURUMUNUN TAKDİRİ – EKSİK ARAŞTIRMA – HÜKMÜN BOZULDUĞU

ÖZET: Sanıkların mensubu bulunduğu iddia edilen Heyet-i Tahrir-i Şam (HTŞ) adlı oluşumun 3713 sayılı Kanunun 1 ve TCK’nın 314. maddelerinde tanımlanan terör örgütü ya da silahlı terör örgütü olduğunu gösterir; örgütün kuruluşu, kurucuları, lideri, amacı, stratejisi, eylemleri, Türkiye’de ve Türkiye dışında, Türk vatandaşları ya da Türkiye Cumhuriyeti kurum ve kuruluşlara karşı, gerçekleştirdiği eylem ve faaliyetlerinin bulunup bulunmadığı, varsa bu eylem ve faaliyetlerinin nelerden ibaret olduğu hususlarının İçişleri Bakanlığı ve ilgili kurumlardan yeniden sorulmasından ve örgütün niteliği hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde belirlenmesinden sonra, sanıkların hukuki durumunun takdir ve tayin edilmesi gerekirken, eksik araştırmayla hüküm kurulması isabetsizdir.

(3713 S. K. m. 1) (5237 S. K. m. 314) (5271 S. K. m. 302)
 
Dava ve Karar: Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
 
Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
 
Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
 
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
 
3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 1. maddesinde terör; cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil eden eylemler olarak tanımlanmış ve bundan hareketle silahlı terör örgütünün de bahse konu eylemleri gerçekleştirerek Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla meydana gelen teşekkül olarak kabul edilmesi, yine 5237 sayılı TCK’nın 314. maddesinde düzenlenen silahlı örgüt suçunun ise TCK’nın Devletin güvenliğine karşı suçlar ve Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar başlıklı dördüncü ve beşinci bölümlerinde yazılı suçları işlemek amacı ile kurulan silahlı örgütleri kapsaması karşısında;

Sanıkların mensubu bulunduğu iddia edilen Heyet-i Tahrir-i Şam (HTŞ) adlı oluşumun 3713 sayılı Kanunun 1 ve TCK’nın 314. maddelerinde tanımlanan terör örgütü ya da silahlı terör örgütü olduğunu gösterir; örgütün kuruluşu, kurucuları, lideri, amacı, stratejisi, eylemleri, Türkiye’de ve Türkiye dışında, Türk vatandaşları ya da Türkiye Cumhuriyeti kurum ve kuruluşlara karşı, gerçekleştirdiği eylem ve faaliyetlerinin bulunup bulunmadığı, varsa bu eylem ve faaliyetlerinin nelerden ibaret olduğu hususlarının İçişleri Bakanlığı ve ilgili kurumlardan yeniden sorulmasından ve örgütün niteliği hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde belirlenmesinden sonra, sanıkların hukuki durumunun takdir ve tayin edilmesi gerekirken, eksik araştırmayla yazılı biçimde hüküm kurulması,

Sonuç: Kanuna aykırı, sanıklar müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, bu sebeplerden dolayı hükmün CMK’nın 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sanıkların tutuklulukta geçirdiği süre, bozma nedeni, atılı suç için kanun maddelerinde öngörülen ceza miktarı ve mevcut delil durumu gözetilerek tahliye taleplerinin reddi ile tutukluluk hallerinin devamına, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Hatay 3. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 08.06.2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.