Planların Kademeli Birlikteliği İlkesi ve Korunması Gerekli Orman ve Ekolojik Değerlerin Daraltılması

Planların Kademeli Birlikteliği İlkesi ve Korunması Gerekli Orman ve Ekolojik Değerlerin Daraltılması Nedeniyle Planlama Esaslarına ve Şehircilik İlkelerine Aykırılık

DANIŞTAY  6. Daire  Esas: 2013/ 9073 Karar Tarihi: 30.04.2019

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞINCA 7.2.2013 TARİHİNDE ONAYLANAN MUĞLA-BODRUM-YALIÇİFTLİĞİ 1/25.000 ÖLÇEKLİ İLAVE-REVİZYON ÇEVRE DÜZENİ PLANI İLE 26.12.2012 TARİHİNDE ONAYLANAN 1/100.000 ÖLÇEKLİ AYDIN-MUĞLA-DENİZLİ ÇEVRE DÜZENİ PLANI REVİZYONU DEĞİŞİKLİĞİNİN İPTALİ VE YÜRÜTMENİN DURDURULMASI İSTEMİ

(2577 S. K. m. 27) (5403 S. K. m. 13) (2872 S. K. m. 9) (644 S. KHK m. 7)

DAVANIN ÖZETİ: Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca 7.2.2013 tarihinde onaylanan Muğla-Bodrum-Yalıçiftliği 1/25.000 ölçekli İlave-Revizyon Çevre Düzeni Planı ile 26.12.2012 tarihinde onaylanan 1/100.000 ölçekli Aydın-Muğla-Denizli Çevre Düzeni Planı Revizyonu değişikliğinin iptali ve yürütmenin durdurulması istenilmektedir.

SAVUNMANIN ÖZETİ: Dava konusu işlemde şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ: Nejdat BAYRAM

DÜŞÜNCESİ: Dava konusu 1/25.000 ölçekli planda Bodrum-Milas Karayolu üzerinde yer alan günübirlik alan kararının 1/100.000 ölçekli planda bulunmadığı gibi tarım arazisi olan bu alanın günübirlik tesise ayrılmasının planların kademeli birlikteliği esasına ve şehircilik ilkelerine aykırı olduğu, 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı’nda orman alanı ve Doğal Sit alanı olarak gözüken bir alanın 1/25.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı’nda orman alanı vasfı dikkate alınmadan “Geleneksel Yat Yapım, Bakım ve Çekek Alanı” olarak gösterilmesinin planların kademeli birlikteliği ilkesini sağlamadığı gibi, korunması gerekli orman ve ekolojik değerlerin daraltılması planların kademeli birlikteliği esasına şehircilik ilkelerine ve ilgili mevzuata aykırı bulunduğu sonucuna ulaşıldığından sözü edilen itirazlara yönelik olarak yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve 2577 sayılı Yasanın 27.maddesi uyarınca dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

Dava, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca 7.2.2013 tarihinde onaylanan Muğla- Bodrum-Yalıçiftliği 1/25.000 ölçekli İlave-Revizyon Çevre Düzeni Planı ile 26.12.2012 tarihinde onaylanan 1/100.000 ölçekli Aydın-Muğla-Denizli Çevre Düzeni Planı Revizyonu değişikliğinin iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle açılmıştır.

Görülmekte olan davada Dairemizin 30/01/2017 tarihli, E:2013/5073 sayılı kararı ile yürütmenin durdurulması isteminin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı yapılan itiraz sonucunda; Dairemiz kararı ve Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 05/04/2018 tarihli, E:2018/21 sayılı kararı ile; 2 ve 15 sayılı itiraz dışında kalan itiraz açısından yürütmenin durdurulması istemine ilişkin hususlar sonuçlandırılarak karara bağlanmıştır.

1-07/02/2013 tarihinde onaylanan Muğla-Bodrum-Yalıçiftliği 1/25.000 ölçekli İlave-Revizyon Çevre Düzeni Planı’nın dava dilekçesindeki itiraz (2) yönünden;

“Davacı tarafından, 1/25.000 ölçekli planda, yürürlükteki üst ölçekli planla uyumsuz plan kararları ve plan hükümlerinin (emsaller, yapılaşma koşulları ifraz koşulları vs.) üretildiği, daha önceki planda 0.05 emsalli rekreasyon alanı olarak planlanmış alanların, 0.10 emsal ile günübirlik turizm tesis alanına dönüştürüldüğü iddia edilmektedir.

Davalı idare tarafından, Aydın-Muğla-Denizli Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planında “rekreasyon alanı” kullanımı bulunmadığından, iddia edildiği üzere rekreasyon alanı olarak belirlenen alanların 1/25.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı ile turizm tesis alanına dönüştürülmesinin söz konusu olmadığı savunulmaktadır.

Dairemizce yerinde yaptırılan keşif sonrası düzenlenen bilirkişi raporunda, “dava konusu planda “Günübirlik Alan” kullanımına ayrılmış olan, ancak önceki planda “Tarımsal Niteliği Korunacak Alan” olarak belirlenen arazinin, tarım dışı bir kullanıma ayrılabilmesi için mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri, dikili tarım arazileri ile sulu tarım arazisi niteliğinde olup olmadığının belirlenmesi, bu niteliklerde ise 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nun 13. maddesinin (d) fıkrası uyarınca ilgili bakanlık tarafından “kamu yararı” kararı alınmış olması gerektiği, dava dosyasında bu konularda bilgi bulunmadığı, bilirkişi kurulunun, bu bilgilerin yokluğunda plan değişikliğini olumlu olarak değerlendirmesinin söz konusu mevzuat nedeniyle olanaklı olmadığı” şeklinde tespitlere yer verilmiştir.

Dairemizin 30/01/2017 tarihli, E:2013/9073 sayılı kararıyla, dava konusu 1/25.000 ölçekli Çevre Düzeni Planının plan notları değerlendirildiğinde, bu plandan ölçü alınarak uygulama yapılamayacağı, alt ölçekli imar planlarının yapım aşamasında ilgili kurum ve kuruluşların görüşlerinin alınacağı, tarımsal niteliği korunacak alanlarda ise mutlaka ilgili kurumlardan alınan görüşler doğrultusunda yapılaşma olabileceği, çevre düzeni planı ölçeğinde getirilen kullanım kararlarının o bölgenin mutlaka yapılaşacağı yönünde olmayacağı, bu itibarla, üst ölçekli çevre düzeni planı yapılırken tarım alanlarına ilişkin görüş alınmamasının planı kusurlandıramayacağı, davaya konu plan ile getirilen kullanım kararında da şehircilik ilkelerine planlama esaslarına ve kamu yararına aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle yürütmenin durdurulması isteminin reddine karar verilmiştir.

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 05/04/2018 tarihli, YD İtiraz No:2018/21 sayılı kararıyla, 2872 sayılı Çevre Kanununun 9. maddesinin (b) fıkrasında, “Ülke fiziki mekânında, sürdürülebilir kalkınma ilkesi doğrultusunda, koruma-kullanma dengesi gözetilerek kentsel ve kırsal nüfusun barınma, çalışma, dinlenme, ulaşım gibi ihtiyaçların karşılanması sonucu oluşabilecek çevre kirliliğini önlemek amacıyla nazım ve uygulama imar plânlarına esas teşkil etmek üzere bölge ve havza bazında 1/50.000-1/100.000 ölçekli çevre düzeni plânları Bakanlıkça yapılır, yaptırılır ve onaylanır. Bölge ve havza bazında çevre düzeni plânlarının yapılmasına ilişkin usÛl ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.” hükmüne yer verilmiştir.

Planlamanın en temel unsurlarından birisi olan, birbirini yönlendiren ve denetleyen farklı ölçeklerdeki planlar arasındaki “kademeli birliktelik” ilkesi uyarınca, alt ölçekli planlar, bir üst ölçekte belirlenen temel ilke, strateji ve plan kararlarına uygun olmak zorunda olup, bunun sonucu olarak, dava konusu 1/25.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı ile belirlenen leke niteliğindeki kullanım kararlarının da, üst kademede bulunan 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı ile uyumlu olması gerektiği açıktır.

Uyuşmazlıkta, dava konusu 1/25.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı ile”Günübirlik Alan” kullanımına ayrılmış olan bölgenin üst ölçekli 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planında hangi kullanım alanında kaldığı, bu doğrultuda üst ölçekli planda alt ölçeği yönlendirmesi beklenen hangi ilke ve stratejilerin belirlendiğine yönelik dosyada herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı gibi bilirkişi raporunda da bu hususa ilişkin herhangi bir tespite yer verilmediği anlaşılmaktadır.

1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı paftalarının incelenmesinden, söz konusu planda “Günübirlik Alan” lejantının da bulunduğu anlaşılmakta olup, planlar arasındaki “kademeli birliktelik” ilkesi uyarınca öncelikle dava konusu 1/25.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı ile getirilen kullanım kararının üst ölçekli plan ile uyumlu olup olmadığının açıklığa kavuşturulması gerektiği” gerekçesiyle yürütmenin durdurulması isteminin reddine ilişkin kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.

Bu itibarla, dava konusu alanın 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planında hangi kullanımda kaldığı, buna ilişkin hangi ilke ve stratejilerin belirlendiğinin tespiti ile davaya konu 1/25.000 ölçekli çevre düzeni planının bu bağlamda üst ölçekli plana uyumu ile şehircilik ilkeleri ve planlama esaslarına uygunluğunun belirlenmesi açısından davalı idareden ara kararı ile dava konusu günübirlik kullanıma ayrılmış alanın 1/100.000 ölçekli planda hangi kullanıma kaldığı ve buna ilişkin hangi ilke ve stratejilerin belirlendiği sorulmuş gösterilen belgeler bilirkişi kuruluna sunulmuş ve bilirkişilerden ek rapor alınmıştır.

Ek Bilirkişi Raporunda;

Çevre Şehircilik Bakanlığının 28.02.2019 tarihli yazısında: Bununla birlikte Bilirkişi Raporunda bu (davacının) iddiasına konu olabilecek tek yerin Bodrum-Milas karayolu üzerindeki alan olduğu ve bu alanın Aydın-Muğla-Denizli Planlama Bölgesi 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı’nda tarım arazisiyken Muğla-Bodrum-Yalıçiftliği 1/25.000 Ölçekli İlave-Revizyon Çevre Düzeni Planı ile Günübirlik Turizm Tesis Alanına dönüştürüldüğü yönünde bir tespit yer almadığı, bu tür bir tespitin bilmselliği tartışmalı olmakla birlikte, Aydın-Muğla-Denizli Planlama Bölgesi 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı’nın “8.3. Tarım Arazileri” plan hükmü uyarınca tarım arazileri sınıflarına göre bu alanlarda 0.1-0.40 arası emsallerle tarımsal amaçlı yapılar yapılabildiği buradan da görülebileceği üzere, eğer iddiaya konu alan Bodrum-Milas karayolu üzerindeki alan ise de yapılaşma koşulları 0.10 olarak tanımlı olan günübirlik alan kullanımı ile her hangi bir emsal artışı yaratılmadığı gibi aksine emsalin düşürüldüğü açık olup iddia ederek; ilgili belgeler de ilişikte sunulduğu

Davaya konu 1/25.000 ölçekli planın itiraza konu olan bölümünde Günübirlik Alan olarak gözüken kullanım planda görüldüğü üzere “G” ikonu ile gösterildiği çevre Şehircilik Bakanlığınca hazırlanan ve Bakanlıkça 26.12.2012 tarih ve 19646 sayılı Olur ile 644 sayılı Çevre Şehircilik Bakanlığı’nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 7. Maddesi uyarınca onaylanan Aydın-Muğla Denizli Planlama Bölgesi 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliğinde görülen itiraza konu alanın 1/25.000 ölçekli planda “Günübirlik Alan” lekesinin yer aldığı, alanın 1/100.000 ölçekli planda tarım arazisi olarak gözüktüğü her ne kadar 1/100.000 ölçek planın lejantında Günübirlik Alanlar “G” ikonu ile gösterilmiş olsa da, 1/100.000 ölçek plan paftasından da açıkça görülebileceği üzere 1/100.000 ölçekli planda söz konusu alan için her hangi bir Günübirlik Alan kullanım kararı getirilmediği ayrıca 1/100.000 ölçekli planda Otogar alanı Milas-Bordum karayolunun Torba kavşağının kuzeyinde yer almasına karşın, davaya konu planda 1/25.000 ölçekli planda güneyinde kaldığı bu nedenlerden ötürü 1/100.000 ölçekli plan ile 1/25.000 ölçekli plan karşılaştırıldığında planların kademeli birlikteliği ilkesinin sağlanmadığı görüldüğü, yukarıda alıntısı yapılan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı adına gönderilen 28.02.2019 tarihli yazıda yer alan görüşlerde günübirlik alanda 0.10 emsalle, alanın tarım arazisi niteliğinin korunduğunun ve tarım yapılabileceğinin ima edilmiş olması en başta günübirlik alanla ilgili

“5.7.1. Açık ve yeşil alan ihtiyacı başta olmak üzere, beldede yaşayanların spor, dinlenme, gezinti ve eğlenme ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik aktif ve pasif yeşil alanlardır. Bu alanlarda lokanta, gazino, kahvehane, çaybahçesi, büfe, açık olarak düzenlenen oturma ve yemek yerleri ve otopark ile bölgenin doğal nitelikleri göz önüne alınarak açık spor ve su oyunu alanları gibi günübirlik kullanıma yönelik faaliyetler yer alabilir.

5.7.2. Bu alanlarda yapılaşma koşulu:

– Maksimum emsal EMAKS= 0.10

– Maksimum yapı yüksekliği HMAKS=4.50 M. (1 KAT) / Asma kat yapılması halinde HMAKS= 5.50 M. (1 Kat) (Asma kat emsale dahildir)” hükmünü içeren plan hükümlerine aykırı olduğu tespit ve değerlendirmelerine yer verilmiştir.

Dairemizce yapılan değerlendirmede;

Davalı idarece, 28/02/2019 tarihli yazıda da belirtilen hususlar dahilinde ek bilirkişi raporuna itiraz edilmiş ise de karar vermeye yeterli görülen bilirkişi raporu karşısında bu itirazlara itibar edilmemiştir.

Danıştay İdari Dava Kurulunun 05/04/2018 tarihli E:2018/21 sayılı kararında da vurgulandığı üzere planlamanın en temel unsurlarından birisi olan, birbirini yönlendiren ve denetleyen farklı ölçeklerdeki planlar arasındaki “kademeli birliktelik” ilkesi uyarınca, alt ölçekli planlar, bir üst ölçekte belirlenen temel ilke, strateji ve plan kararlarına uygun olmak zorunda olup, bunun sonucu olarak, dava konusu 1/25.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı ile belirlenen leke niteliğindeki kullanım kararlarının da, üst kademede bulunan 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı ile uyumlu olması gerektiği açıktır.

Dava konusu 1/25.000 ölçekli planda Bodrum-Milas Karayolu üzerinde yer alan günübirlik alan kararı 1/100.000 ölçekli planda bulunmadığı gibi tarım arazisi olan bu alanın günübirlik tesise ayrılmasının planların kademeli birlikteliği esasına şehircilik ilkelerine ve planlama esaslarına aykırı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

2-07/02/2013 tarihinde onaylanan Muğla-Bodrum-Yalıçiftliği 1/25.000 ölçekli İlave-Revizyon Çevre Düzeni Planı’nın dava dilekçesindeki itiraz (15) yönünden;

“Davacı tarafından; plan açıklama raporunda (syf.57) “Geleneksel Yat Yapım, Bakım ve Çekek Alanı”nın, turizm sektörü ile yat imalatının entegre edilerek bölgenin sürdürülebilir gelişmesine yönelik mevcut tersanelerin olduğu yaklaşık 55 hektar büyüklüğündeki alan olarak tanımlandığı, ancak orman alanından çıkarılan bu büyüklükteki alanın öncelikle Bodrum Yarımadası bütününde değerlendirilmesi ve kıyı yapılarının öncelikle plan bütünlüğü içerisinde değerlendirilmesi gerektiği ileri sürülmüştür.

Davalı idare tarafından; kıyıya ilişkin uygulamaların bu planın kararlarını yönlendiren üst ölçekli plan olan Aydın-Muğla-Denizli Planlama Bölgesi 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni planı ile bütüncül olarak değerlendirildiği, 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı ile yalnızca Bodrum Yarımadası değil Bodrum Yarımadası ile ilişkili olarak bütün kıyının plan bütünlüğü içerisinde değerlendirilerek, alt ölçekli planları yönlendirecek temel ilke, strateji ve plan kararlarının oluşturulduğu savunulmaktadır.

Bilirkişi raporunda; “dava konusu 1/25.000 ölçekli Çevre Düzeni Planında “Geleneksel Yat Yapım, Bakım ve Çekek Alanı” olarak genişletilmesi önerilen alanın 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planında ağaç dokusuyla kaplı ormanlık alan olarak görüldüğü, davalı Bakanlığın dava konusu plan ile herhangi bir alanın orman vasfından çıkarılarak başka bir kullanıma ayrılmasının söz konusu olmadığına dair savunmasının kanıtının bulunmadığı, diğer taraftan davacının, bu büyüklükteki alanın öncelikle Bodrum Yarımadası bütününde ve kıyı yapılarının öncelikle plan bütünlüğü içerisinde değerlendirilmesinin gerektiğine ilişkin itirazını destekler bir öneriye de rastlanmadığı” şeklinde tespitlere yer verilmiştir.

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun yukarıda sözü edilen kararıyla, uyuşmazlıkta, Bodrum Yarımadası bütünü ve kıyı yapılarının öncelikle plan bütünlüğü içerisinde değerlendirilmesi suretiyle itiraza konu bölgede, dava konusu 1/25.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı ile “Geleneksel Yat Yapım, Bakım ve Çekek Alanı” kullanımı getirilmesinde hukuka aykırılık bulunmamakta ise de, davacı tarafından, söz konusu alanın üst ölçekli plan kararlarına aykırı olarak orman alanından çıkarıldığının iddia edilmesi, davalı idarece söz konusu plan kararının üst ölçekli plana uygun olduğunun savunulması karşısında, söz konusu alanın üst kademedeki 1/100.000 ölçekli Aydın- Muğla-Denizli Planlama Bölgesi Çevre Düzeni Planında hangi kullanımda kaldığı ve bu planda alt ölçekli planları yönlendirecek nitelikte hangi temel ilke, strateji ve plan kararlarının oluşturulduğunun açıklığa kavuşturularak, dava konusu 1/25.000 ölçekli planın üst ölçekli plana uygun olup olmadığının incelenmesi gerekmektedir.

Bilirkişi raporunda, dava konusu 1/25.000 ölçekli Çevre Düzeni Planında “Geleneksel Yat Yapım, Bakım ve Çekek Alanı” olarak genişletilmesi önerilen alanın 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planında ağaç dokusuyla kaplı ormanlık alan olarak görüldüğü belirtilmekte ise de; raporda, bu hususa ilişkin ayrıntılı bir tespit yer almadığı gibi, söz konusu kullanımın şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına uygunluğu yönünden de yeterli incelemenin bulunmadığı görülmektedir” gerekçesiyle yürütmenin durdurulması isteminin reddine ilişkin kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.

Bu itibarla; 1/25.000 ölçekli Çevre Düzeni Planında “Geleneksel Yat Yapım, Bakım ve Çekek Alanı” olarak belirtilen alanın üst ölçekli planda hangi kullanımda kaldığı ve bu kullanımın şehircilik ilkeleri ve planlama esasları açısından uygunluğunun açıklığa kavuşturulması amacıyla bilirkişilerden ek rapor alınmıştır.

Ek Bilirkişi Raporunda;

-Çevre Şehircilik Bakanlığı’nın 28.02.2019 tarihli yazısında: “Geleneksel Yat Yapım, Bakım ve Çekek Alanı” kullanımına ilişkin Muğla-Bodrum-Yalıçiftliği 1/25.000 Ölçekli İlave-Revizyon Çevre Düzeni Planı ile yeni bir “Geleneksel Yat Yapım, Bakım ve Çekek Alanı” düzenlenmemiş olup; söz konusu gösterim mevcut tersanelerin olduğu yaklaşık 55 hektarlık alanın plana işlenmesinden ibaret olduğu Çevre Düzeni Planı’nın ve davaya konu plan ile orman alanının Geleneksel Yat Yapım, Bakım ve Çekek Alanına dönüştürüldüğüne dair davacı taraf iddialarına itibar edilmesi mümkün olmadığının ileri sürüldüğü,

-Bodrum merkezden doğu-güneydoğu yönünde 3 adet Geleneksel Yat Yapım ve Çekek Yeri bulunduğu, dava konusu planların kapsadığı ve alanın Bodrum Kalesi’nin orta noktasından yaklaşık 2,8 Km, Bodrum Cruise Limanı’nın yer aldığı Mantar Burnu’dan yaklaşık 1 km uzaklıkta yer alan ilk tesis olduğu

– Davalı tarafın yazısında, sunulan bu uydu görüntüsü kanıt gösterilerek plan paftasında yer alan Geleneksel Yat Yapım, Bakım ve Çekek Alanı’na ilişkin gösterimin hali hazırda yer alan tersaneleri kapladığının belirtildiği ancak, dava dosyasına Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından itiraza yönelik eklenen uydu görüntüsünün (Ek 5) 1/25.000 ölçekli planda gösterilen “Geleneksel Yat Yapım, Bakım ve Çekek Alanı” ile bir ilgisi bulunmadığı burasının Bodrum Kalesinin orta noktasına kuş uçuşu yaklaşık 10 kilometre uzaklıktaki üçüncü tesis olduğu bu sonuca elde Zaten dava konusu 1/100.000 ve 1/25.000 ölçekli planlarda söz konusu bu alan için her hangi bir liman veya Geleneksel Yat Yapım, Bakım ve Çekek Alanı kararı ve gösterimi bulunmadığı bir önceki Bilirkişi Kurulu raporunda itiraza konu alan için de sehven ikinci Geleneksel Yat Yapım, Bakım ve Çekek Alanının Google Earth uydu görüntüsü sunulduğu Bodrum Kalesinin orta noktasından yaklaşık 4,6 Km uzakta yer alan bu tesisin görünümü, Çevre Şehircilik Bakanlığı’nın yazısında Ek 5 olarak sunduğu tesisin görünümüne benzerlik gösterdiği

– Daha önceki Bilirkişi Raporu’nda da belirtildiği üzere, itiraza konu olan “Geleneksel Yat Yapım, Bakım ve Çekek Alanı”, kuzeyinde yer alan yola kadar uzandığı halbuki 1/25.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı’nda “Geleneksel Yat Yapım, Bakım ve Çekek Alanı” olarak gösterilen alanın 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı’nda tamamen orman alanı ve Doğal Sit alanı olarak gösterildiği 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı’nda itiraza konu olan alan ile 1/25.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı’nda itiraza konu olan alan karşılaştırmasının, 2 plan arasındaki farkı açıkça gösterildiği tespit ve değerlendirmelerinde yer verilmiştir.

Dairemizce yapılan değerlendirmede;

Davalı idarece, 28/02/2019 tarihli yazıda da belirtilen hususlar dahilinde ek bilirkişi raporuna itiraz edilmiş ise de karar vermeye yeterli görülen bilirkişi raporu karşısında bu itirazlara itibar edilmemiştir.

Danıştay İdari Dava Kurulunun 05/04/2018 tarihli E:2018/21 sayılı kararında da vurgulandığı üzere planlamanın en temel unsurlarından birisi olan, birbirini yönlendiren ve denetleyen farklı ölçeklerdeki planlar arasındaki “kademeli birliktelik” ilkesi uyarınca, alt ölçekli planlar, bir üst ölçekte belirlenen temel ilke, strateji ve plan kararlarına uygun olmak zorunda olup, bunun sonucu olarak, dava konusu 1/25.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı ile belirlenen leke niteliğindeki kullanım kararlarının da, üst kademede bulunan 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı ile uyumlu olması gerektiği açıktır.

1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı’nda orman alanı ve Doğal Sit alanı olarak gözüken bir alanın 1/25.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı’nda orman alanı vasfı dikkate alınmadan “Geleneksel Yat Yapım, Bakım ve Çekek Alanı” olarak gösterilmesinin planların kademeli birlikteliği ilkesini sağlamadığı gibi, korunması gerekli orman ve ekolojik değerlerin daraltılması nedeniyle planlama esaslarına ve şehircilik ilkelerine aykırı bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı Yasanın 27. maddesinde sayılan koşulların oluşması nedeniyle 2 ve 15 nolu itiraz açısından dava konusu işlemin yürütülmesinin durdurulmasına, bu kararın tebliğini izleyen 7 (yedi) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna itiraz edilebileceğinin duyurulmasına, 30/04/2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.