VUK 359. Maddesindeki Önemli Değişiklikler

vuk 359VUK 359 hakkında düzenlemeler içeren Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7394 Sayılı Kanun ile artık Vergi Usul Kanunu’nun 359. maddesinde yer alan hapis cezalarının üst sınırı artırılmış, kaçakçılık cezalarına hükmedilecek cezalar için Türk Ceza Kanunu’nun 43. maddesinde yer alan “zincirleme suç” hükümlerinin uygulanması öngörülmüş, VUK 359 maddede sayılan suçlar bakımından soruşturma ve kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi ve bu kapsamda belli koşullarla cezalarda indirim yapılması hükme bağlanmıştır. Dolayısıyla her vergi yılı için ayrı bir ceza değil tek bir cezaya hükmedilecektir. 7394 Sayılı Kanun’un Vergi Düzenlemeleri ile VUK 359 kapsamında kişilere etkin pişmanlık, ödeme ve ceza indirimi hakkı tanınmıştır. Bu uygulamanın mahkeme tarafından yerine getirilme zorunluluğu yoktur. Mahkemelerin hala zincirleme suç konusunda farklı kararlar verebilme ihtimali vardır. Eylemlerin aynı suç işleme kararının icrası kapsamında değerlendirilmesi gereklidir. Ayrıca kanun metninden de anlaşılacağı üzere VUK 359 kapsamında temyiz hakkı tanınmıştır.

Yeni kanun metnine göre VUK 359 kapsamında ibraz etmeme ve gizleme ceza üst sınırı 5 yıl, sahte belge düzenleme ve kullanma ceza üst sınırı  ise 8 yıl olmuştur. Matrah artırımı gibi nedenlerle vergi ve ceza kesilmemiş ancak ceza davası açılmış ise işbu hapis cezaları 1/2 oranında indirilecektir. Ancak vergi dairesi hem vergi ve ceza kesmiş, hem de suç duyurusunda bulunmuşsa; savcılık aşamasında verginin tamamını ve cezanın yarısını öderseniz hapis cezası 1/2 oranında, mahkeme aşamasından karar verilene kadar öderseniz ise hapis cezası 1/3 oranında indirilecektir. Vergi dairesi tarafından vergi ve ceza kesildi, ancak ödemek istemeyip vergi mahkemesinde dava açtıysanız ceza davasındaki indirimlerden yararlanmak için işbu davalarınızdan feragat etmeniz veya hiç vergi davası açmamanız gerekiyor.

İnfazı derhal durduran, ödeme yapılırsa 1/2 indirim yapılacağını hükümlüye bildiren ve dosyada 1 yıl sonra yeniden karar verileceğini belirten kararlara hükmedilmeye başlanılmıştır. Örnek kararlar aşağıdaki gibidir.

“hükümlüler hakkındaki Vergi Usul Kanunu’na muhalefet suçundan ayrı ayrı her hükümlü için verilen … KEZ … YIL … AY … GÜN hapis cezalarının İNFAZLARININ DERHAL DURDURULMASINA, 

Vergi mahkemesinde dava açılmaması açılmış ise feragat edilmesi, kanun yollarına başvurulmaması şartıyla 213 sayılı VUK 359. maddesine yazılı fiillerle verginin ziyaa uğratıldığının tespit edilmesine bağlı olarak, tarh edilen verginin, gecikme faizi ve gecikme zammını tamamı ile kesilen cezaların yarısı ve buna isabet eden gecikme zammının … tarihinden itibaren BİR YIL içerisinde Maliye Veznesine ödenmesi halinde esas kararla verilen cezasından 1/2 oranında indirim yapılacağının hükümlülere ihtarına,” 

HALİ HAZIRDA İNFAZI DEVAM EDENLER İÇİN YAPILACAKLAR

  1. Cumhuriyet Başsavcılığı İnfaz Bürosu’na infazın durdurulup durdurulamayacağı konusunda somut dosyayı incelemesi ve değerlendirmesi için mahkemeye başvuru yapılmalıdır.
  2. Halihazırda Bölge Adliye Mahkemeleri’nde ya da Yargıtay’da olan dosyaların ise bozulup lehe değerlendirilmesi ve mahkemesine gönderilmesi için başvuru yapılmalıdır.
  3. Mahkeme tarafından DERHAL İNFAZIN DURDURULMASINA karar verilmelidir. 
  4. Kararın yerine getirilmesi ve tahliyenin sağlanması için mahkeme tarafından verilen karar Cumhuriyet Başsavcılığı İnfaz Bürosu’na gönderilecektir.
  5. Mahkeme tarafından verilen kararda kamu alacaklarının ödenerek verilen cezasından 1/2 oranında indirim yapılacağı, açılmış vergi davalarından feragat etmesi gerektiği hükümlüye ihtar edilir, ve bu işlemler için sanığa 1 yıl süre verilecektir. 1 yıllık süre kararın tebliği ile başlayacaktır.
  6. Hükümlünün aynı türden işlediği başka suç kaydı bulunup bulunmadığı incelenecek ve dosyalar birleştirilecektir. Bir yıllık süre beklenecek, bu süreçte herhangi bir karar verilmeyecektir. Bir yıllık süre geçtiğinde de yeniden karar verilecektir.

Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7394 Sayılı Kanun için tıklayınız. Vergi hukukuna ilişkin diğer yazılar için tıklayınız.

Konuyla ilgili okunabilecek yazılar
VUK m.359’a İlişkin Uyarlama Davasının Kapsamı ve Etkisi başlıklı Prof. Dr. Ersan ŞEN’in yazısı için tıklayınız. Köşe yazısının bir bölümü aşağıdadır.

“Uyarlama davası; VUK m.359’da yapılan ceza sürelerinde değişiklik, ödemeye bağlı ceza indirimi ile müteselsil/zincirleme suça ilişkin şartların belirlenmesinde duruşma açılmak suretiyle davanın görülmesini gerekli kılar. Nitekim geçici m.34’ün 5., yani son fıkrasında bu yönde bir düzenlemeye ve duruşma açılması gereğine yer verildiği görülmektedir.

Geçici m.34’de 5252 sayılı Kanunun 9. maddesinin 4. fıkrasına benzer bir hüküm bulunmadığından, yapılan değişiklikle açılan uyarlama davası ve yapılacak duruşma sürecinde suç/dava zamanaşımı işlemeye devam edecektir. Çünkü bu durumda mahkumiyet kararının kesin hüküm etkisi kalkmış ve dava yeniden görülmeye başlamış olmakla, bunun aksini gösteren bir hüküm de 7394 sayılı Kanun değişikliğinde öngörülmediğinden, suç/dava zamanaşımına ilişkin hükümlerin uygulanmayacağına dair bir sonuca gidilemez, yani kesinleşen bir dosyada duruşma açılmakla zamanaşımı yeniden işlemeye başlar ve uyarlama davası süreci kesinleşinceye kadar devam eder, eğer bu süreçte dava zamanaşımı dolarsa davanın düşmesine karar verilir.

Dava süresi, TCK m.66’da öngörülen süreler ile m.67’de tanımlanan durma veya kesilme koşullarına göre hesaplanır. Dava zamanaşımında azami süre geçilemez. Örneğin, cezanın üst haddine göre toplam süre 12 yıldır. Yeni ceza süresinin 8 yıla çekilmesi, TCK m.7 gereğince dava zamanaşımı yönünden fail aleyhine 22,5 yıl olarak tatbik edilemez. Bu görüşü destekleyen, fakat karşı görüş olarak dava zamanaşımının lehe olan süre üzerinden baştan itibaren uygulanması gerektiği ileri sürülebilir. Bu görüşün yasal dayanağının olmadığını ifade etmek isteriz.

Uyarlama davası olarak adlandırılan ve failin lehine olabilecek hükümlerin olup olmadığının, varsa bunların tatbikini öngören ceza kanunlarının fail lehine uygulanması amacıyla kesinleştiği halde tekrar açılan dava ve buna bağlı duruşma sırasında, dosya tekrar açıldığından sadece değişikliklerle sınırlı bir inceleme ve uygulama yapmakla yetinilmemeli, gerek bu değişikliklerin tatbiki ve gerekse tekrar başlayan kovuşturma sırasında dikkat çeken veya CMK m.206 ve m.207 uyarınca dosyaya sunulan deliller, durum değişiklikleri ve kesinleşme öncesinde yapılan yargılama sürecinde fark edilen lehe olabilecek maddi ve hukuki hatalar da giderilmeli, işin esasına girilmeli, yalnızca usule ilişkin bir müdahale yapıldığından bahisle salt lehe değişikliklerin olup olmadığını ve varsa bunların faile tatbiki ile yetinilmemeli, yeniden duruşma açıldığından eksik veya hatalı olan hususlar da giderilmeli, böylelikle yargılamanın yenilenmesi sebebi olarak gözönünde bulundurulacak hususlar da dahil olmak üzere, davanın esasına etkili tespitlerin dikkate alınması suretiyle maddi hakikate ve adalete ulaşılmalıdır.

Elbette “uyarlama davası” olarak bilinen dava ile bu süreçte başlayan duruşmada, kovuşturma deyim yerinde ise sil baştan, yani tüm kovuşturma süreci iş ve işlemleri tekrarlanmak suretiyle yapılmaz. Esas olan; lehe kanun değişikliklerinin tespiti ile somut olaya ve faile tatbikinden ibarettir, ancak yeniden görülecek duruşma sırasında tespit edilen hatalar ve yeni ortaya çıkan lehe hususlar varsa, maddi hakikate ve adalete ulaşılması amacıyla elbette bunlar incelenmeli ve göz önünde bulundurulmalıdır.”

__________________________________________________

“Vergi kaçakçılığı suçlarında binlerce kişi hapisten kurtulacak” başlıklı Burak ASLANPINAR yazısı için tıklayınız.

TBMM’ye sunulan Yeni Torba Kanun Teklifi ile Vergi Usul Kanunu’nun “Vergi Kaçakçılığı Suçları ve Cezaları”na ilişkin 359. maddesinde çok önemli değişiklikler yapılıyor.

Bu değişiklikler; incelemeleri, soruşturmaları, ceza davaları devam eden hatta hapis cezası almış binlerce kişiyi ilgilendiriyor.

Yani binlerce kişi hapse girmekten kurtulabilir ya da cezaevinden çıkabilir.

1) Değişikliklerin 3 maddede özeti

Söz konusu değişiklikler özetle şunları içeriyor:

1- Farklı takvim yıllarında işlenen vergi kaçakçılığı suçları (örneğin sahte fatura düzenleme ya da kullanma) için zincirleme suç hükümleri uygulanacak. Böylece birden fazla yılda vergi kaçakçılığı fiili olsa da tek bir cezaya hükmedilerek 15-20 yılı bulan ağır ve orantısız cezalar önlenmiş olacak.1

2- Vergi kaçakçılığı fiillerinden üst sınırı 3 yıl olanlar 5 yıla, 5 yıl olanlar 8 yıla çıkarılacak. Ancak alt sınırlarda bir değişiklik yapılmayacak. Bu nedenle verilmesi muhtemel hapis cezası hükümlerine çok etkisi olmayabilir.

3- Vergi kaçakçılığı fiili vergi ziyaına (kaybına) da neden olduysa; bu vergi, gecikme faizi, gecikme zammı ve vergi ziyaı cezasının yarısı soruşturma evresinde (savcılık aşamasında) ödenirse hapis cezası yarısına inecek.

Aynı ödeme kovuşturma evresinde (ceza mahkemesinde) yapılırsa hapis cezasının üçte biri indirilecek.

Ortada vergi ziyaı ve cezası yoksa verilecek hapis cezası yarı oranında indirilecek.

Söz konusu hapis cezası indiriminden faydalanabilmek için vergi mahkemesinde dava açılmaması, açılmışsa feragat edilmesi, kanun yollarına başvurulmaması veya başvurulmuşsa vazgeçilmesi şart olacak2.

Bu yazıda yalnızca farklı takvim yıllarında işlenen vergi kaçakçılığı suçları için zincirleme suç hükümlerinin uygulanması ile bu uygulamanın vergi kaçakçılığı suçundan şüpheli, sanık ya da hükümlü durumda olanlara etkisini inceleyerek diğer maddeleri ayrıntılı değerlendirmek üzere başka yazılara bırakacağız.

2) Zincirleme suç düzenlemesine neden ihtiyaç duyuldu?

Farklı takvim yıllarındaki vergi kaçakçılığı fiilleri bakımından zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesine ilişkin değişikliğin önemini anlatabilmek için öncelikle mevcuttaki yargı uygulamasına değinmek gerekir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2002 yılında verdiği bir kararla başlayan ve daha sonra hem Yargıtay dairelerinin hem de istinafın devreye girmesiyle birlikte bölge adliye mahkemelerinin benimsediği yerleşmiş bir görüş bulunmaktaydı3. Bu görüşe göre, VUK’un 359. maddesi bakımından teselsül yani zincirleme suç hükümleri, yalnızca aynı yıl için uygulanabiliyor ve başka bir takvim yılındaki fiil için ayrı bir ceza veriliyordu. Yargıtay’ın bu yaklaşımı sonucunda; aynı yıl (örneğin 2015 yılı) içinde yüzlerce sahte belge düzenleyen/kullanan mükellef tek ceza alırken, yalnızca iki fatura düzenleyen ancak bu faturaları birkaç gün arayla da olsa farklı yıllardaki tarihlerde düzenleyen (örneğin 30.12.2015 ve 04.01.2016 tarihlerinde) iki ayrı ceza almaktaydı.

Oysa suçta ve karşılığındaki cezada orantılılık olmadığı, suç ve ceza bakımından böyle bir takvim yılı ölçütünün VUK ya da TCK’da bulunmadığı, vergi ziyaının (kaybının) suçun unsuru olmaması nedeniyle vergilendirme dönemi ayrımı yapmanın bir anlamı olmadığı açıktı. Nitekim bu şekildeki yerleşmiş kararların Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne, Anayasa’ya ve TCK’ya uygun olmadığı hem akademik mecrada hem de yargılama faaliyetleri esnasında tarafımızdan ve konuyla ilgili diğer bazı uygulamacı ve akademisyenler tarafından çok kez ifade edilmiş olmasına karşın yargı kararları değişiklik göstermedi.

Neticede, oluşan adaletsiz durum ve bazı mağduriyetler neticesinde kanunda yeni bir düzenleme yapılması gereği görüldü.

3) VUK’un 359. maddesinin birden fazla yılda ihlalinde zincirleme suç uygulanıp tek ceza verilmesi: 16 yıllık ceza 3 yıla inecek

Getirilecek yeni hükümle; VUK’un 359. maddesinde düzenlenen suçların birden fazla takvim yılı veya vergilendirme dönemi içinde aynı suç isleme kararının icrası kapsamında işlenmesi halinde, Türk Ceza Kanunu’nun 43. maddesi (zincirleme suç) uygulanacak.

Böylece birden fazla yıldaki (örneğin 2013, 2014, 2015, 2016, 2017) vergi kaçakçılığı suçu fiilinden yargılanan bir kişiye yalnızca tek ceza verilecek ancak bu ceza zincirleme suç uygulanarak ¼ ilâ ¾ oranında artırılacak. Bu durumda, sahte belge (naylon fatura) kullanma fiili nedeniyle mevcuttaki yerleşmiş yargı kararlarına göre 16 yıldan fazla ceza alabilecek bir kişi hakkında yalnızca 3 yıl ve 1,5 ay cezaya hükmedilebilecek. İnfaz hükümleri de dikkate alındığında bu kişi fiilen hiç hapse girmeyebilecek ya da halihazırda cezaevindeyse tahliye olabilecek.

4) Cezası kesinleşmiş olanlar için tahliye yolu: “Uyarlama Yargılaması”

Yeni düzenleme yasalaştıktan sonra halihazırda ceza soruşturması ve yargılaması devam edenler, “ceza kanunlarının zaman bakımından uyulanması” hükümleri gereğince “lehe kanun” olan yeni düzenlemeden doğrudan yararlanacaklar. Yani bu kişiler hakkında farklı yıllara ilişkin fiillerden yargılama olsa da zincirleme suç nezdinde tek cezaya hükmedilebilecek.
Cezaları kesinleşmiş olanlar içinse yeni bir talepte bulunulması ve takip edilmesi gerekiyor. Vergi, ceza, ceza usul ve ceza infaz hukuku alanlarında uzmanlık gerektiren bu sürecin adı ise “Uyarlama Yargılaması”.

Kanunun lehe değişikliğinin yürürlüğe girmesinden sonra, sözü edilen konularda uzman avukat/avukatlar vasıtayla takip edilecek bir süreçle, vergi kaçakçılığı suçlarından hapis cezası kesinleşmiş on binlerce kişiye tahliye yolu görünüyor.