Tahkim, uluslararası ticari uyuşmazlıkların çözümünde önemli bir rol oynayan alternatiftir. Ancak, tahkim kararlarının her zaman bağlayıcı olmadığı durumlar da vardır. Türk hukukunda, tahkim kararlarının iptali ve özellikle yabancı hakem kararlarının tanınması ve tenfizi sıkça tartışılan konular arasında yer alır. Bu yazıda, tahkime konu olan uyuşmazlıkların Türk hukukuna göre incelenmesi, tahkim kararlarının fonksiyonları, bilhassa kamu düzenine aykırılık, taraf ehliyetsizliği ve hakem veya hakem kurulunun yetkisizliği gibi hususlarda tahkim kararlarının iptali meseleleri ele alınacaktır. Ayrıca, tahkim yargılamasında tarafların eşitliği ilkesi ve usul kurallarına uyulmasının önemi üzerinde durulacaktır.
İçindekiler
- 1 Tahkime konu uyuşmazlığın Türk hukukuna göre tahkime elverişli olmaması
- 2 Hakem kararın kamu düzenine aykırı olması
- 3 Taraflardan birinin ehliyetsiz olması veya tahkim anlaşmasının tarafların anlaşmayı tabi kıldıkları hukuka veya böyle bir hukuk seçimi yoksa Türk hukukuna göre geçersiz olması
- 4 Hakem veya hakem kurulunun seçiminde, tarafların anlaşmasında belirlenen veya MTK’da öngörülen usule uyulmaması
- 5 Hakem veya hakem kurulunun, tahkim anlaşması dışında kalan bir konuda karar vermesi veya istemin tamamı hakkında karar vermemesi ya da yetkisini aşması
- 6 Tahkim yargılamasının, usul açısından tarafların anlaşmalarına veya bu yönde bir anlaşma bulunmaması halinde, MTK hükümlerine uygun olarak yürütülmemesi ve bu durumun kararın esasına etkili olması
- 7 Tarafların eşitliği ilkesinin gözetilmemesi
- 8 Sık Sorulan Sorular
Tahkime konu uyuşmazlığın Türk hukukuna göre tahkime elverişli olmaması
Tahkime konu olan bir uyuşmazlığın, Türk hukuk sistemine göre tahkime elverişli olup olmadığının belirlenmesi, tahkim sürecinin en kritik aşamalarından biridir ve bu belirleme, hem tahkim anlaşmasının geçerliliği hem de alınan tahkim kararlarının icra edilebilirliği bakımından büyük önem taşır. Türk hukukunda tahkime elverişli olmayan uyuşmazlıklar genellikle kamu düzenine ilişkin mahiyette olup, örneğin ceza hukuku kapsamındaki konular, aile hukukuna dair düzenlemeler ve iflas hukuku kapsamına giren meseleler gibi konular tahkime elverişli sayılmaz. Tahkim hukuku kapsamında yapılan düzenlemeler, tahkime elverişli olmayan uyuşmazlıkların kapsamını açıkça belirlerken, tarafların tahkim yoluna başvurmadan önce uyuşmazlıklarının niteliğini dikkatlice değerlendirmeleri gerekmektedir.
Tahkim kararları, tahkime elverişli uyuşmazlıkların çözümünde hayati bir rol oynar ve bu kararların fonksiyonu, taraflar arasındaki ihtilafın nihai olarak çözümlenmesini sağlamak, tarafların haklarını ve menfaatlerini korumak, adalet ve hakkaniyet ilkelerine uygun bir çözüm üretmek olarak özetlenebilir. Hakem veya hakem kurulları tarafından verilen tahkim kararları, genel olarak mahkemeler tarafından verilen kararlarla aynı hukuki etkiye sahiptir ve bu nedenle tahkim kararlarının kamu düzenine aykırı olmaması büyük önem taşır. Türk hukukunda tahkim kararlarının icrası, tahkim kararlarının tanınması ve tenfiziyle ilgili ayrıntılı düzenlemeler içermekte olup, tahkim kararlarının icra kabiliyetini etkileyen en önemli husus kamu düzenine aykırılık kriteridir.
Hakem Kararının Kamu Düzenine Aykırı Olması
Hakem kararlarının kamu düzenine aykırı olması durumu, tahkim kararlarının iptali için önemli bir sebep teşkil eder ve kamu düzeni kavramı geniş bir kapsamda değerlendirilmektedir. Kamu düzeni, bir devlette toplumun temel değerlerini, hukuk düzenini ve adalet anlayışını koruyan kurallar bütünü olarak tanımlanabilir. Türk hukuk sisteminde, hakem kararının kamu düzenine aykırı olduğu iddiasının, tahkim kararının iptali taleplerinde en sık karşılaşılan gerekçelerden biri olduğu görülmektedir.
Kamu düzenine aykırılığın tespitinde, tahkim kararının içeriği, tahkim sürecindeki usul kurallarına uyulup uyulmadığı, hakemlerin tarafsızlığı ve bağımsızlığı gibi faktörler dikkate alınır. Eğer tahkim kararı, Türk hukukundaki temel hukuk kurallarına ve ahlaki değerlere aykırı ise, bu durum kamu düzenine aykırılık olarak değerlendirilir ve tahkim kararının yerel mahkemelerce iptal edilmesi mümkündür. Hakem tahkim karar iptali süreci bu bağlamda dikkatle yürütülmeli ve kamu düzenine aykırılık iddiaları titizlikle incelenmelidir.
Tahkim Kararlarının Tanınması ve Tenfizi
Tahkim kararlarının tanınması ve tenfizi, ulusal ve uluslararası ticari ilişkilerin güvenliği ve istikrarı bakımından büyük önem arz eder. Tahkim kararlarının tanınması, bir devletin yargı organlarının, yabancı bir hakem heyeti tarafından verilen kararların geçerli ve bağlayıcı olduğunu kabul etmesi anlamına gelirken, tenfiz ise bu kararların icra edilebilirliğini ifade eder. Türk hukuku, yabancı tahkim kararlarının tanınması ve tenfizinde 1958 tarihli New York Konvansiyonu’na taraf olmuştur ve bu düzenleme, tahkim kararlarının milletlerarası düzeyde tanınmasını kolaylaştırmaktadır.
Türk mahkemeleri, yabancı tahkim kararlarının tanınması ve tenfizi taleplerini değerlendirirken kamu düzenine aykırılık kriterini bir inceleme ölçütü olarak kullanır. Eğer tahkim kararı kamu düzenine açıkça aykırı değilse, genellikle tanıma ve tenfiz talebi olumlu sonuçlandırılır. Tahkim kararlarının tanınması ve tenfizi sürecinde tarafların eşitliği ilkesine dikkat edilmesi ve tahkim sürecinin adil ve tarafsız bir şekilde yürütülmüş olması da önem arz eder. Tahkim sürecinde ortaya çıkan usul hataları veya ihlaller, tanıma ve tenfiz sürecinde dikkate alınarak, tahkim kararlarının geçerliliği ve icra kabiliyeti üzerinde etkili olabilir.
Hakem kararın kamu düzenine aykırı olması
Hakem kararlarının kamu düzenine aykırı olması, Türk hukukunda tahkim kararlarının iptal edilebilmesi için önemli bir neden teşkil etmektedir. Kamu düzeni, bir ülkenin temel değerlerini ve hukuk ilkelerini korumak amacıyla belirlenmiş kuralları ifade eder. Türk hukuk sisteminde kamu düzenine aykırı olan hakem kararlarının mahkemeler tarafından denetlenmesi ve iptal edilmesi mümkündür.
Türk hukukunda Hakem kararının kamu düzenine aykırı olması durumu, Medeni Usul Kanunu (MTK) 439. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, tahkim yargılaması sonucunda verilen kararın kamu düzenine aykırılık teşkil etmesi halinde, taraflardan biri mahkemeye başvurarak hakem kararının iptal edilmesini talep edebilir. Bu düzenleme, hukukun temel ilke ve kurallarının korunmasını sağlayarak, hukuka aykırı kararların icrasını engeller.
Hakem kararının kamu düzenine aykırı olmasının belirlenmesinde, çeşitli kriterler dikkate alınır. Örneğin, hakem kararının anayasal hak ve hürriyetlere aykırı olması, kişi güvenliği ve özgürlüğü gibi kamu düzeni açısından önemli olan unsurları ihlal etmesi durumunda, karar kamu düzenine aykırı sayılabilir. Ayrıca, kararın aleniyet ilkelerini bilgi, meslek kurallarına aykırılık ve adil yargılama ilkesinin ihlali gibi nedenlerle de kamu düzenine aykırılığı gündeme gelebilir.
Tahkim kararının kamu düzenine aykırı olup olmadığını tespit ederken, mahkemeler, taraflarca sunulan delilleri ve argümanları dikkate alır. Bu süreçte hakem kararının nasıl uygulandığı, kararın sonuçlarının ne olduğu ve kararın toplumsal etkileri gibi unsurlar da incelenir. Mahkemeler, kamu düzenine aykırılığı tespit ederken dar bir bakış açısıyla değil, geniş kapsamlı ve detaylı bir inceleme yapar.
Hakem kararının kamu düzenine aykırı olmasının tespiti, tahkim süreçlerinin etkinliği ve güvenilirliği açısından da önemlidir. Taraflar arasında tahkim anlaşması bulunsa dahi, hakemlerin verdikleri kararların kamu düzeniyle uyumlu olması gerekmektedir. Kamu düzenine aykırı kararlar, hukukun üstünlüğü ve adaletin sağlanması ilkeleri ile bağdaşmaz. Bu nedenle, mahkemeler, kamu düzenine aykırılığın tespitinde dikkatli ve titiz bir inceleme yaparlar.
- Kararın anayasal hak ve hürriyetlere uygunluğu incelenir.
- Kişi güvenliği ve özgürlüğü gibi temel haklar gözlemlenir.
- Aleniyet ve meslek kurallarına uygunluk, adil yargılama ilkesi değerlendirilir.
Taraflardan birinin ehliyetsiz olması veya tahkim anlaşmasının tarafların anlaşmayı tabi kıldıkları hukuka veya böyle bir hukuk seçimi yoksa Türk hukukuna göre geçersiz olması
Taraflardan birinin ehliyetsiz olması, tahkim süreçlerinde ciddi bir hukuki sorun olarak karşımıza çıkmaktadır, çünkü ehliyetsiz bir tarafın yapmış olduğu tahkim anlaşması geçersiz sayılabilir. Bu durum, tahkim kararının iptali talebine yol açabilir ve uyuşmazlığın adli yargıya taşınmasına neden olabilir. Türk hukukuna göre ehliyetsizlik, fiil ehliyeti olmayan bir kişinin tahkim anlaşması yapamayacağı anlamına gelmektedir ve bu kişi adına bir tahkim süreci başlatılamaz.
Türk hukukunda, tarafların ehliyeti, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ve Borçlar Kanunu uyarınca belirlenmektedir ve tam ehliyetli olma şartı aranmaktadır. Fiil ehliyetine sahip olmayan kişiler, yani küçükler, kısıtlılar veya akıl hastalığı olanlar, tahkim anlaşması yapamazlar ve bu nedenle yapılan tahkim anlaşması geçersiz sayılabilir. Bu durumda, tahkim kararının iptali gündeme gelebilir ve mahkemeler bu durumu göz önünde bulundurarak kararı değerlendirecektir.
Tahkim Anlaşmasının Hukuka Uygunluğu
Tahkim anlaşmasının geçerliliği hususunda, tarafların anlaşmanın hangi hukuka tabi olacağını belirlemeleri önemlidir. Taraflar, tahkim anlaşmasını, istedikleri bir ülkenin hukukuna tabi kılabilirler; bu, uluslararası ticari tahkimlerde sıkça karşılaşılan bir durumdur. Ancak, böyle bir hukuk seçimi yapılmadıysa, tahkim anlaşmasının Türk hukukuna göre geçerli olması gerekmektedir.
Türk hukukuna göre tahkim anlaşması, tarafların serbest iradeleriyle yaptıkları, yazılı şekilde yapılması gereken bir anlaşma olarak tanımlanmaktadır ve belirli unsurları içermelidir. Bu unsurların eksik olması veya usule aykırı yapılması, tahkim anlaşmasının geçersiz olmasına neden olabilir ve bu durumda tahkim kararının iptali söz konusu olabilir. Bu, özellikle uluslararası tahkim davalarında önemli bir mesele olup, dikkatle ele alınması gereken bir konudur.
Geçersiz Tahkim Anlaşmalarının Sonuçları
Tahkim anlaşmasının geçersiz olması, tahkim yargılamasının taraflar arasında etkili olmayacağı anlamına gelir ve böyle durumlarda mahkemeler devreye girebilir. Geçersiz tahkim anlaşmaları neticesinde verilen tahkim kararları, iptal edilebilir ve bu da taraflar arasında mali ve zamansal kayıplara yol açabilir. Bu nedenle, tahkim anlaşması hazırlarken hukuki gerekliliklerin kesinlikle göz önünde bulundurulması gerekmektedir.
Hukuka uygun olmayan tahkim anlaşmaları, Türkiye’deki mahkemeler tarafından titizlikle incelenmektedir ve yargı sürecinde ciddi hukuki tartışmalara yol açabilir. Bu durum, tahkim kararlarının uygulanabilirliğini de etkileyebilir ve uluslararası ticari ilişkilerde tarafların güvenini sarsabilir. Dolayısıyla, tahkim anlaşmalarında tüm hukuki gerekliliklere uyulması, taraflar arasındaki uyuşmazlıkların etkin bir şekilde çözülmesi açısından büyük önem taşımaktadır.
Hakem veya hakem kurulunun seçiminde, tarafların anlaşmasında belirlenen veya MTK’da öngörülen usule uyulmaması
Hakem tahkim karar iptal süreçlerinde, hakem veya hakem kurulunun seçiminde tarafların anlaşmasında belirlenen ya da Milletlerarası Tahkim Kanunu (MTK) çerçevesinde öngörülen usule uyulması oldukça kritik bir öneme sahiptir. Tahkim anlaşmasında belirlenen veya MTK’da belirtilen usulelerin ihlali, tahkim kararının iptali için bir gerekçe oluşturabilir. Bu tür durumlarda, taraflardan biri usule uyulmadığını iddia ederek ilgili mahkemeye başvuruda bulunabilir.
Tarafların anlaşmasında belirlenen veya MTK’da öngörülen usule uygun olmayan hakem veya hakem kurulunun seçimi, tahkim sürecini haksız ve adil olmayan bir hale getirebilir. Bu yüzden, hakem veya hakem kurulunun seçiminde kesinlikle taraflar arasında anlaşmaya varılmış olan usul veya MTK çerçevesinde öngörülmüş yöntemler takip edilmelidir. Aksi takdirde, verilen kararın iptali söz konusu olabilir ve taraflar arasında varılan anlaşmaların geçerliliği sorgulanabilir.
- Hakem ya da hakem kurulunun belirlenmesi usulüne uyulma zorunluluğu.
- MTK’da belirtilen usule uyulmayan durumların tahkim kararının iptaline neden olması.
- Tarafların anlaşmasına aykırı hareket edilmesi durumunda, hakem kararının geçerliliğinin zedelenmesi.
Hakem tahkim karar iptal sürecinde, mahkemenin kararında, öncelikli olarak tarafların tahkim anlaşmasında kararlaştırdıkları usul dikkate alınır. Eğer taraflar arasında böyle bir anlaşma yoksa, MTK çerçevesinde belirtilen usul ve kuralların takip edilmesi gerekmektedir. Bu husus, tahkim sürecinin adil bir şekilde yürütülmesi ve kararın her iki taraf için de bağlayıcı olması açısından son derece önemlidir.
Tahkim yargılamasında hakem veya hakem kurulunun seçiminde taraflar arasında belirlenen usule uygun davranılması, kararın taraflarca kabul edilmesini kolaylaştırır. Usule aykırı bir seçim, tahkim kararının iptaliyle sonuçlanabileceğinden, bu konuda büyük bir titizlikle hareket edilmelidir. Mahkemeler de, usule uygunluk açısından değerlendirme yapar ve gerekli gördüğü durumlarda hakem kararını iptal edebilir.
Hakem veya hakem kurulunun seçiminde, tarafların anlaşmasında belirlenen veya MTK’da öngörülen usule uyulmaması durumunda, tahkim kararının iptali için mahkemelere başvurulabilir. Bu durumda, mahkeme, usule uygunluğun sağlanıp sağlanmadığını dikkatlice inceler. Usule uyulmadığı tespit edilirse, tahkim kararı iptal edilebilir ve tahkim süreci yeniden başlatılabilir.
Tahkim süreçlerinin adil ve tarafsız bir şekilde yürütülmesi, hakem veya hakem kurulunun seçiminde usule uygun hareket edilmesiyle doğrudan ilişkilidir. Tarafların bu konuda mutabık kaldıkları usule uyulması, tahkim kararlarının geçerliliği açısından büyük önem taşır. Bu nedenle, tahkim süreçlerine dahil olan herkesin, belirlenen usullere uygun davranması gerekmektedir.
Kararın, tahkim süresi içinde verilmemesi
Tahkim süresi, tahkim yargılamasının etkin ve hızlı bir şekilde sonuçlanabilmesi için belirlenen bir zaman dilimidir. Bu süre zarfında karar verilememesi, hem taraflar için büyük bir hayal kırıklığı yaratabilir hem de tahkim sürecinin gereksiz yere uzamasına neden olabilir. Tahkim süresinin aşılması, tahkim kararının iptali için ciddi bir neden olarak kabul edilebilir.
Türk hukuk sisteminde, tahkim süresine uyulması oldukça önemlidir. Bu sürenin aşılması, kararın geçerliliği konusunda çeşitli tartışmalara yol açar. Ayrıca, tahkim süresi içinde karar verilmemesi durumunda taraflardan biri, tahkim kararının iptali için mahkemeye başvurabilir. Bu durum, tahkim sürecinin hızla sonuçlanması gerektiği ilkesine aykırıdır.
Tahkime konu olan bir uyuşmazlıkta, hakem veya hakem kurulunun belirlenen süre içinde karar verememesi, sürecin güvenilirliğine ve hızına zarar verebilir. Tarafların hızlı bir şekilde sonuç almak için başvurduğu tahkim, bu durumda amacını yitirebilir. Tahkim kararının zamanında verilmesi, hem adaletin sağlanması hem de tarafların memnuniyeti açısından büyük önem taşır.
Tahkim süresinin uzaması, tarafların maliyetlerini artırabilir ve süreç boyunca yaşanan belirsizlik nedeniyle ticari ilişkiler üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir. Bu nedenle, tahkim süresine riayet edilmesi esastır ve sürecin adil bir şekilde sonuçlanması için gereklidir. Hakemlerin belirlenen süreye uyma yükümlülüğü, tahkim yargılamasının etkinliğini ve işlevselliğini korumak için zorunludur.
- Tahkim süresi kesinlikle belirlenmelidir.
- Hakem veya hakem kurulunun kararını zamanında vermemesi iptal nedeni olabilir.
- Tarafların hakları ve sürece olan güveni korunmalıdır.
Hakem veya hakem kurulunun, tahkim anlaşması dışında kalan bir konuda karar vermesi veya istemin tamamı hakkında karar vermemesi ya da yetkisini aşması
Tahkim yargılaması sırasında hakem veya hakem kurulu, tahkim anlaşmasıyla belirlenen konuların dışına çıkarak karar verebilir. Bu durum, taraflar arasında önceden belirlenen sınırların aşılması anlamına gelir ve hakem tahkim karar iptaline yol açabilir. Örneğin, taraflar yalnızca ticari bir uyuşmazlık için tahkime gidiyorsa ve hakem kurulu iş hukuku konusundaki hak iddiaları hakkında karar verirse, bu yetki aşımıdır.
Böyle bir durumda, Türk hukuku uyarınca, taraflar bu şekilde verilen hakem tahkim kararının iptalini talep edebilir.
Hakem veya hakem kurulunun tahkim anlaşması dışında kalan bir konuda karar vermesi, yalnızca yetki aşımı olarak değerlendirilmez, aynı zamanda kararın geçerliliğini de etkiler. Bu hallerde mahkemeler, tahkim kararının tahkim anlaşmasına uygun olup olmadığını denetler. Hakemlerin yetki sınırlarını belirlemek tahkim yargılamasının usuli adaletini koruma açısından kritiktir.
- Hakem kurulunun belirtilen sınırların dışında karar vermesi, mahkemenin denetimine tabi olabilir.
- Tahkim anlaşmasında belirtilen süre içinde karar verilmemesi, tahkim sürecinin geçersiz sayılmasına neden olabilir.
- Taraflardan biri bu durumu fark ettiğinde, itirazda bulunarak hakem tahkim karar iptalini sağlayabilir.
Hakem veya hakem kurulunun, tahkim anlaşmasında belirtilen konular dışındaki uyuşmazlıklar hakkında karar vermemesi, tahkimin amaçlarından sapma anlamına gelir. Böyle bir sapma durumu, kararın esası üzerinde etkili olabilir ve hakem tahkim karar iptalinin önemli bir sebebi olarak kabul edilir. Bu nedenle, tahkim sürecine katılan herkesin yetki sınırlarını bilmesi ve buna göre hareket etmesi büyük önem taşır.
Tahkim yargılamasının, usul açısından tarafların anlaşmalarına veya bu yönde bir anlaşma bulunmaması halinde, MTK hükümlerine uygun olarak yürütülmemesi ve bu durumun kararın esasına etkili olması
Tahkime konu uyuşmazlıkların, taraflar arasında yapılan anlaşmalar doğrultusunda yürütülmesi gerektiği Türk hukuku açısından son derece önemlidir. Eğer taraflar arasında bir anlaşma bulunmamakta ise, bu durumda Türk Hukuk Muhakemeleri Kanunu (MTK) hükümlerine uygun olarak hareket etmek bir zorunluluktur. Bu usule uygunluk sağlanmaması hali, dava sonucunu önemli ölçüde etkileyebilir ve tahkim kararının iptaline yol açabilir.
- Tarafların tahkim anlaşmalarına sadık kalınmalıdır.
- Eğer bir anlaşma yoksa, MTK hükümleri esas alınmalıdır.
- Usule uygunluk, tahkim kararının geçerliliği açısından kritik bir rol oynar.
Usulün doğru bir şekilde uygulanmaması, tahkim sürecinin şeffaflığını ve taraflar arasındaki dengeyi bozar. Hakem veya hakem kurulu, verilen kararların Türk hukukuna ve uluslararası normlara uygun olması için azami dikkat göstermelidir. Aksi durumlarda, kararlara yapılan itirazlar ciddi sonuçlar doğurabilir ve kararların iptali söz konusu olabilir.
Tarafların eşitliği ilkesine riayet eden bir yargılama, tahkim sürecinin tarafsızlığını ve adil yargılama hakkını güvence altına alır. MTK hükümlerine uygunluk, tahkim sürecindeki her adımda dikkate alınması gereken bir gerekliliktir. Bu gerekliliğin ihmal edilmesi, kararlara hukuki geçerlilik kazandırılmasını zorlaştırır ve dava sürecini karmaşık bir hale getirebilir. Sonuç olarak, tahkim yargılamasında usule uygunluk esastır ve bu uyumluluk sağlanmadığı hallerde kararın iptali söz konusu olabilir. Taraflar arasındaki anlaşmalara ve MTK hükümlerine sıkı sıkıya bağlı kalmak, yargılamanın adil ve hakkaniyetli bir şekilde sonuçlanmasını sağlar. Bu nedenle, tahkim süreçlerinde özenli bir hukuki takibin yapılması, kararların nihai geçerliliği açısından büyük önem taşımaktadır.
Tarafların eşitliği ilkesinin gözetilmemesi
Tahkim sürecinde tarafların eşitliği ilkesi, adil ve tarafsız bir yargılama süreci için vazgeçilmez bir prensip olarak kabul edilmektedir. Bu ilkenin gözetilmemesi, başından sonuna kadar tahkim yargılamasının her aşamasında büyük problemlere yol açabilir. Eşitlik ilkesine aykırı hareket edilmesi, tahkim kararlarının iptali için kuvvetli bir gerekçe oluşturur.
Tahkim yargılaması boyunca, hakemlerin ve tahkim kurulunun taraflara eşit şekilde muamele etmesi gerekir. Bu, tarafların eşit bir şekilde dinlenmesini, aynı delillerin ve fırsatların sunulmasını kapsar. Taraflardan birinin diğerine göre avantajlı ya da dezavantajlı duruma düşmesi, tahkim kararının adil olup olmadığının sorgulanmasına yol açabilir.
Uygulamada Eşitlik İlkesine Aykırılıklar
Tahkim sürecinde eşitlik ilkesine aykırılıklar çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir. Örneğin, bir tarafın deliller sunma hakkının kısıtlanması veya duruşmada yeterli süre ve imkân verilmemesi eşitlik ilkesine ciddi bir ihlal olabilir. Bu tür durumlar tahkim kararının iptali için yeterli sebep olarak değerlendirilebilir ve tahkim sürecinin tekrar başlatılmasını gerektirebilir.
Buna ek olarak, hakem veya hakem kurulunun taraflardan biri ile özel görüşmeler yapması, bağımsızlık ve tarafsızlık ilkesine aykırı bir durum yaratır. Bu, diğer tarafın güvenini sarsabilir ve tahkim yargılamasının tarafsızlığı konusunda ciddi şüphelere yol açabilir.
Tahkim Yargılamasında Eşitlik İlkesine Uyulmaması Durumları
- Delillerin sunulmasında eşitsizlikler
- Duruşma sürelerinin taraflar arasında dengesiz bir şekilde dağıtılması
- Bir tarafın hakkının kısıtlanması ya da diğerine avantaj sağlanması
- Hakem veya tahkim kurulunun taraflardan biri ile özel görüşmesi
Sık Sorulan Sorular
Yabancı hakem seçimi nasıl yapılır?
Yabancı hakem seçiminde tarafların mutabakatı gerekir. Taraflar genellikle hakemi seçerken tecrübesi, bağımsızlığı ve tarafsızlığı gibi kriterlere dikkat ederler.
Tahkim kararının iptali hangi durumlarda mümkündür?
Tahkim kararının iptali, hakemin tarafsız olmadığına dair ciddi şüpheler, usul hataları veya tahkimin kamu düzenine aykırı olması gibi durumlarda mümkündür.
Yabancı hakemlerin avantajları nelerdir?
Yabancı hakemler, uluslararası hukuk bilgisi, çeşitli kültürel perspektiflere sahip olma ve bağımsız kararlar verebilme yetenekleri ile öne çıkarlar.
Tahkim kararına karşı hangi mahkemelerde itiraz edilir?
Tahkim kararına itiraz, genellikle tahkim anlaşmasında belirlenen veya kararın verildiği ülkenin yetkili mahkemelerinde yapılır.
Yabancı hakemin tarafsız olup olmadığını nasıl değerlendiririz?
Yabancı hakemin tarafsızlığı, geçmiş kararları, davranışları ve olası çıkar çatışmaları incelenerek değerlendirilebilir.
Tahkim kararlarının icrası nasıl gerçekleşir?
Tahkim kararlarının icrası, tarafların bulunduğu ülkenin mahkemelerine başvurularak gerçekleştirilir. Bu süreç genellikle New York Konvansiyonu gibi uluslararası anlaşmalarla desteklenir.
Yabancı hakemde aranacak nitelikler nelerdir?
Yabancı hakemde aranacak nitelikler arasında derin hukuk bilgisi, uluslararası anlaşmazlık çözüm deneyimi, tarafsızlık ve bağımsızlık gibi kriterler bulunur.